THE WATER CONFLICT OF IRAQ, SYRIA AND TURKEY
IN THE “POST-ARAB SPRING” ERA

Murat Bayar1*, Tuğba Bayar2

1 Asst.Prof.Dr., The Social Sciences University of Ankara, Turkey, murat.bayar@asbu.edu.tr
2 Instructor Dr. Tuğba Bayar, Bilkent University, Turkey, tugba.bayar@bilkent.edu.tr
* Corresponding author

Abstract

The water conflict between Iraq, Syria and Turkey that has continued since the 1960s has entered a mutually-hurting stalemate due to increasing populations, drought and agricultural-energy needs in the basin. While the conflict that centers around the status and use of rivers escalated to the level of military threats during certain periods, it has not involved any military clash or the use water in a life-threating way. Yet, a final agreement has not been reached even during the rapprochement period between Syria and Turkey in the 2000s. Based on these premises, our paper underlines that the conflict has been going through a structural transformation in the “post-Arab Spring” era. The capture of some strategic lands and dams along the Euphrates-Tigris basin by DAESH/ISIS and PYD-YPG, as well as by the Northern Iraqi Kurds, who are preparing to declare independence, indicate that new state and non-state actors may become primary parties in this conflict. Furthermore, the use of water as a lethal weapon in the Iraqi and Syrian civil wars signifies another important development. This paper concludes that the resolution of this conflict has become less likely due to the increasing number of parties and issues.

Keywords: Euphrates, Tigris, Iraq, Syria, Turkey, DAESH.

 

“ARAP BAHARI” SONRASI DÖNEMDE
IRAK, SURİYE VE TÜRKİYE’NİN SU SORUNU
 
Özet

Irak, Suriye ve Türkiye arasında 1960’lı yıllardan beri devam etmekte olan su sorunu, Fırat-Dicle havzasında artan kuraklık, nüfus ve tarım-enerji ihtiyaçlarıyla taraflara zarar veren bir çıkmaza girmiştir. Üç kıyıdaş arasında nehirlerin statüsü ve kullanımı hususlarına odaklanan uyuşmazlık bazı dönemlerde tırmanarak askeri tehditler içermiş olsa da sıcak çatışmaya dönüşmemiş ve su insan hayatını tehdit edecek şekilde bir silah olarak kullanılmamıştır. Öte yandan, Suriye ve Türkiye arasında 2000’li yıllarda yaşanan yakınlaşma döneminde dahi nihai bir anlaşma sağlanamamıştır. Bu arka plandan hareketle makalemiz “Arap Baharı” sonrası dönemde su sorunun yapısal bir dönüşümden geçmekte olduğunu vurgulamaktadır. Şöyle ki, bağımsızlık ilan etmeye hazırlanan Kuzey Irak Kürtlerinin yanı sıra DAEŞ/IŞİD ile PYD-YPG’nin havza boyunca stratejik toprakları ve barajları ele geçirmesi, uyuşmazlığa yeni devlet ve devlet-dışı aktörlerin birincil taraf olması ihtimalini doğurmuştur. Ayrıca, Suriye ve Irak’taki iç savaşlarda suyun ölümcül bir silah olarak kullanılması diğer bir önemli gelişmedir. Makalemiz tarafların ve konuların artmakta olduğu su sorununda uyuşmazlık çözümü ihtimalinin artık daha azaldığı sonucuna varmaktadır.

Anahtar kelimeler: Fırat, Dicle, Irak, Suriye, Türkiye, DAEŞ

 


FULL TEXT PDF

CITATION: Abstracts & Proceedings of SOCIOINT 2017- 4th International Conference on Education, Social Sciences and Humanities, 10-12 July 2017- Dubai, UAE

ISBN: 978-605-82433-1-6